“Milletvekili dik duran adamdır, sözünde duran adamdır”
Hararetli tartışmanın ardından konuşmasına devam eden Elitaş sözlerine şöyle devam etti:
“Biraz önce, bu kürsüde çok hazin, çok edep dışı, hiç ahlaki kurallara yakışmayan, bir milletvekili haysiyetine, onuruna yakışmayan bir konuşma izledik.
Milletvekili dik duran adamdır, sözünde duran adamdır, geçmişiyle övünen adamdır. 2003 yılı ilk varlık barışını getirdik, Başbakan Yardımcısısınız ve imza sizin imzanız. Ya, arkadaş, 2003 yılında buna itiraz ediyordun, niye bırakıp da gitmedin, niye Başbakan Yardımcılığına devam ettin, niye devam ettin?

“Milletvekili olmayacaktı altı ay sonra parti kurdu”
Ama baktın ki olmuyor, 2007 yılı, dedi ki: “Ben derviş olacağım, ben derviş olacağım, artık milletvekili olmayacağım.” Milletvekili olmayacaktı altı ay sonra parti kurdu, arkasından baktı başka şeyler oluyor. Ya, arkadaş, soyunduğu yerden giyinen adam, giyindiği yerde soyunan adam muteber adamdır; oradan oraya, oradan oraya..
“O zaman tasarıydı, imzan yok mu onda?”
Bakın, sözlerinin arkasında duracaksın, sen necisin? Kabine üyesi değil misin? İmzan yok mu? O zaman tasarıydı, imzan yok mu onda? Var mı yok mu? Başkasına vekâlet mi verdin? Gene kaçak mı güreştin? Başkasına vekâlet mi verdin o kanun tasarısında? O teklif olarak gelmedi, tasarı olarak geldi. Tasarıda imzan var mı yok mu?
“İnanın utanıyorum, utanç duyuyorum”
Bakın, değerli arkadaşlar, inanın utanıyorum, utanç duyuyorum. Yıllarca birlikte aynı dava uğruna uğraştık ama ben davamı terk etmedim, sen davanı terk ettin. Yazıklar olsun sana! Yazıklar olsun sana! Yazıklar olsun sana!”
